Yapısalcılıktan Post Yapısalcılığa

Yapısalcılıktan Post Yapısalcılığa

ÇAĞATAY GÜRSES

              Yapısalcılık akımı çoğunlukla; Levi-Strasuss, Lacan, Foucault, Althusserl ile özdeştirilen bir akım olmakla birlikte, akımın temel noktası İsveçli dilbilimci Ferdinand de Soussure'un dili bir göstergeler sistemi olarak analiz eden yapısal dilbilimi yaklaşımıdır.
              Post yapısalcılık ise Derida'nın adının öne çıktığı ve Çoğunlukla yapısalcılık eleştirileriyle şekillenen bir yaklaşımdır. Post yapısalcı olarak kabul edilen düşünürler Foucault, Deleuze, Lyotard önde gelenleridir.

Yapısalcılık 

             Yapısalcılık aslen bütüncül bir toplum teorisi olarak ortaya çıkmıştır. Saussure, dilin kolektif bir fenomen olduğunu öne sürerek, dille neyin ifade edilmiş olduğunun anlaşılabilmesinin onun toplum içindeki anlamla açığa çıkacağını söylemiştir. Böylece toplumsal ilişkilerin sistemi ile dille ifade edilen şeyin sınırları birbirleriyle örtüşmüş olarak kabul ediliyordu. Geçtiğimiz elli yıl boyunca yapısalcılar ve post yapısalcılar insanın anlama yetisine çok önemli katkılarda bulunmuşlardır.
                Her ne kadar Yapısalcılık ve Post Yapısalcılık birbirinden oldukça ayrı olsa da aralarında benzerlikler yok değildir.
                 Post yapısalcılık kuramı dilbilimi kullanmazken, yapısalcılık tam tersine yöntemini dilbilim üzerine inşa eder, fakat her iki yaklaşım da eleştirel bir teori olmaları noktasında birleşirler.
Yapısalcılıktan, Post Yapısalcılığa uzaman ilişkilerde en önemli nokta özne sorunudur. Yapısalcı yaklaşım,
               Descartes den itibaren, batı düşünce tarihinin içerisinde yerleşmiş olan mutlak benlik yapısına sahip ve kendisi dışındaki tüm evreni ötekileştiren öznenin sorgulanması girişimidir.
Yapısalcılık, aydınlanmadan beri yerleşmiş olan özne anlayışının sanıldığı kadar merkezi bir yere sahip olmadığını ve öznenin çoğunlukla belirlenim altında olduğunu ortaya koyar. Çünkü yapısalcılık, gerçekliği şeyler ve toplumsal olgular temelinde değil, öğeler arasındaki ilişkilere dayanarak açıklar.
              Hem yapısalcılıkta hem de Post yapısalcılıkta tarihselciliğin eleştirisi yapılmakta ve tarihin içerisinde bir uçtan diğer uca belli bir bağ olduğu fikrine pek sıcak bakmazlar. Post yapısalcılıkta genellikle gösterilenin önemi azaltılarak, Gösteren önemli kılınır.
            II.Dünya savaşı sonrası yeni bir toplumun oluştuğuna dair genel bir duyumsayış vardır. Post yapısalcılar, bu toplumun Marksizm sonrası toplum olduğunu öne sürmektedirler. Marksist toplumun günümüzde modasının geçtiğini savunan post yapısalcılara göre Marksizm bundan böyle asla yeni toplumsal gelişmelere uygulanamaz.
          Post yapısalcılar bütüncülük kavramına karşıdırlar. Onun yerine "parçacılık" üzerinde yoğunlaşmaktadırlar. Derida, Foucault ve diğer post yapısalcılar bilginin tamamen niceliksel anlamından çok daha değişik anlamlarda "geliştiği", "ilerlediği" düşüncesine meydan okurlar.
Derida, Foucault gibi düşünürlere göre tarih ölme anlamında sona ermektedir. Tarihin ilerlemeci karakterine duydukları inancı kaybetmelerinden dolayı aydınlanma düşünürlerine tepkilidirler. Aydınlanmacıların Modernlik tasarımının başarısız olduğunu iddia etmişlerdir.

Levi-Strauss ve Yapısalcılık

            Levi-Strauss yapısalcılığı, değişmez olanın ya da yüzeysel farklılıklar arasındaki değişmez öğelerin araştırılması olarak tanımlar.

Derida ve Post yapısalcılık

          Post yapısalcılığın en önemli isimlerinden olan Derida, Nietzsche ve Heidegger de olduğu gibi metafiziğin bittiği yada bitmesi gerektiğini düşünür.
          Deridaya göre yapısalcılar metafiziksel kabullere dayanıyorlardır. Bu nedenle Yapısalcılık ilerisinden metafiziği eleyerek bir Post yapısalcılık geliştirmiştir.

Lyotard ve Post yapısalcılık

             Genç kuşak post yapısalcı düşünürlerden olan Lyotard, yaşamda siyasetten önemli şeylerinde olduğudur. Eğer tamami ile siyasete gömülürsek, burada ve şimdi olup bitenleri kaçırırız. Geçmişte var olan yabancılaşmamış bir topluma nostarji duymak yerine modern yaşamın görünümlerini kutsamalıyız.
           Post yapısalcılar toteriter kuramlarda bir kenara atılanları üstün tutmak istemekte bu yüzden çoğunlukla marjinale ve dışlanmış olana yoğunlaşmaktadırlar.

Foucault, Yapısalcılık ve Post yapısalcılık

        Foucault'nun yapısalcılık ve post yapısalcılık arasında nerede durduğuna ilişkin çok belirgin bir tanımlama yapmak mümkün değildir
 .
        "Kelimeler ve Şeyler" yapıtında, yapısalcı bir analiz yöntemi kullanmıştır. Ancak, Bilginin iktidar ile ilişkisi araştırmasının analizini yaparken post yapısalcı bir yaklaşıma doğru kayar.

                                                                  ÇAĞATAY GÜRSES


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Spinoza'nın Ahlak Öğretisi

Platon Devlet 6 Kitabının İncelemesi

St.Thomas Aquinas' da Tanrı’nın Mahiyeti Hakkındaki Bilgimiz