Kayıtlar

Öne Çıkan Yayın

Spinoza'nın Ahlak Öğretisi

SPİNOZA'NIN AHLAK ÖĞRETİSİ ÇAĞATAY GÜRSES            Spinozanın ahlak öğretisi onun varlık öğretisine dayanır. Spinoza’ya göre ahlak yasası, kaynağını doğa yasası veya Tanrı gibi objektif kaynaktan alır. Dolayısıyla insan doğa yasasına uyarak evrensel ahlaka ulaşır ve Tanrı’nın da sevgisini kazanır. Çünkü doğa yasası ile tanrı bir ve aynı şeydir.Bu görüşe Panteizm denir.Fakat doğa yasasına ulaşmak için insanın önünde aşması gereken tutku ve arzu engeli vardır. Bu engeller yalnızca aklın verdiği bilgiyle aşıla bilir. İnsanlar bilmediği şeylerin tutsağıdırlar.Bilgiden aldıkları güç sayesinde insanlar tutku ve arzularının esiri olmaktan kurtulur, hür ve erdemli olur.            İnsanın tüm eylemleri Deus sive Natura (doğa yani tanrı)’nın ve kendi özünün zorunluluğundan çıkar. Başka bir değişle kendi doğasının zorunluluğundan çıkar.          Spinoza’ya göre, insan tüm güçlerine Tanrı’dan dolayı sahiptir ve insanın Tanrı’dan dolayı sahip olduğu en büyük gücü, insanı tüm

Arap - Yunan Etkisi

Arap - Yunan Etkisi ÇAĞATAY GÜRSES 12.yy'ın ortalarında Telode başpiskoposu olan Fransız Raymond de Sauvetat, Aristoteles, Farabi, İbn Sina, gazali gibi önemli kişilerin eserlerinin çevirisinin yapılmasını istemiş ve çeviri hareketlerine destek vermiştir.         Aristoteles’in yazıları söz konusu olduğunda ellerindeki Arapça çeviriler, yunanca metinin Süryanice çevirisinden Arapçaya çevrilmişti. Bunları Latinceye çevirmek için çoğu zaman bir Arap’ın veya Yahudi’nin çevirisinin harfiyen çevrilmiş olması ve bu çeviriminde harfiyen Latinceye çevrilmiş olması gerekmekteydi. Biraz daha ilerleyen dönemlerde İtalya’da çeviriler yapılmaya başlamış fakat bu çevirilerin dili de çok ağır ve anlaşılmazdı. Fakat yine de Arapçadan Latinceye çevrilen metinlerin kullanılmasından daha kullanışlıydı.    İbn Sina’nın da birçok eseri Latinceye çevrilmişti ve bu çeviriler bir sonraki yüzyılda derin ve uzun süreli bir etki yarattı. İbn Sina’nın bu çevirilerinden sonra, İbn Sina için Arapları

St.Thomas Aquinas' da Tanrı’nın Mahiyeti Hakkındaki Bilgimiz

 St.Thomas Aquinas' da Tanrının Mahiyeti hakkındaki Bilgi, İnsanın sahip olabileceği bir bilgi türü müdür? ÇAĞATAY GÜRSES         Tanrının nasıl bir varlık olduğu ve varlığının inançtan öte bilgi konusu olup olmadığı teoloji ve felsefe alanında üzerinde önemle durulan konuların başında gelmektedir.         Pek çok düşünür farklı görüşler ileri sürmüş ve çeşitli açıklamalarda bulunmuşlardır.         Ancak üzerinde anlaşılan nokta "Tanrının mahiyetinin, idrakimizin ve her türlü tanım ve  tasavvurumuzun ilerisinde" oluşudur. Bazı kimseler için bu nokta ateizm' in kaynağı  olmuştur. Çünkü Tanrı, tamamen duyum ötesi yani özü algılanamayan ve ne olduğu  bilinmeyendir. Dolayısıyla böyle bir varlığa inanma ve ne olduğunu anlamaya çalışma gayreti  boş bir uğraşıdır. Çoğu kimseler için ise "Tanrı'nın idrakimizin ilerisin de olması" olgusu  inançsızlık için yeterli bir sebep olmamış, tersine O'nun en yetkin varlık olduğunu ileri  sürerek sınırlı g

Platon Devlet 6 Kitabının İncelemesi

Resim
Platon Devlet, 6. Kitap Üzerine ÇAĞATAY GÜRSES              Platon devlet kitabında hemen hemen her konuyu ele alıyor; tiranlık ve demokrasi, feminizm ve kürtaj hakkı, Homeros ve morangozluk, müzik ölçüleri ve cisimsel geometri, ölümsüzlük ve yaşamdan sonrası, bir şeyi berbat edince kendimizden nefret etmek... Ancak bütün bu sorunlar en sonunda çok önemli bir sorunun yanıtını vermeye bağlanır: Nasıl bir yaşam sürmeliyiz ? Sürdürülecek en iyi yaşam biçimi nedir ?            Ben bu yazımda platonun sorgulamalarının bir bölümünü oluşturan Devlet'in 6. kitabını irdeleyeceğim. Bu kitapta platon Filozof un neden başa geçmesi gerektiğini, filozof un tabiyatının nasıl olması gerektiğini, devletin filozofları neden hor gördüğünü tartıştıktan sonra bir gemi analojisi yaparak bazı soruların cevaplarını bu şekilde vermeyi tercih edecek. Kitabın ilerleyen bölümlerinde Filozofların neden bozulduğundan bahsederek sofistlere eleştirilerde bulunacak. Peki bu filozofların bozulmasının ned

Özgürlük mutluluğa götüren bir araç mıdır ?

Özgürlük mutluluğa götüren bir araç mıdır ? Giriş:            Bu yazıda özgürlük düşüncesinin yüzyılları aşan geçmişinde Platon,Baruch Spinoza, Jean Jacques Rousseau, Jean Paul Sartre,Karl Marx,Georg Wilhelm Friedrick Hegel gibi filozoflar tarafından nasıl algılandığını ortaya koyarak özgürlüğün mutluluğa bir araç olup olmadığı sorusuna cevap arayacağım. Meseleye üç bölüm atında ve her filozofun farklı bir perspektifinden yaklaşacağım. İlk bölüm de Platon ve Baruch Spinozanın özgürlüğe ulaşmak için bilgiye ve bilgeliye ulaşılması gerektiği ve böylece mutluluğun elde edileceği konusundaki ortak fikirlerine dikat  ektikten sonra ikinci bölüm de Jean Jacques Rousseau ve Jean Paul Sartre ın ortak bakış açısı olan özgürlük sadece bireysellikle mümkün olur, insan toplumsallaştıkca özgürlüğünü kaybeder fikrini ele alacağım. Son kısımda ise Jean Jacques Rousseau ve Jean Paul Sartre‟ın tam tersine Karl Marx ve Georg Wilhelm Friedrick Hegel'in insanlığın sadece toplumlaşarak ve ins

Yapısalcılıktan Post Yapısalcılığa

Yapısalcılıktan Post Yapısalcılığa ÇAĞATAY GÜRSES               Yapısalcılık akımı çoğunlukla; Levi-Strasuss, Lacan, Foucault, Althusserl ile özdeştirilen bir akım olmakla birlikte, akımın temel noktası İsveçli dilbilimci Ferdinand de Soussure'un dili bir göstergeler sistemi olarak analiz eden yapısal dilbilimi yaklaşımıdır.               Post yapısalcılık ise Derida'nın adının öne çıktığı ve Çoğunlukla yapısalcılık eleştirileriyle şekillenen bir yaklaşımdır. Post yapısalcı olarak kabul edilen düşünürler Foucault, Deleuze, Lyotard önde gelenleridir. Yapısalcılık               Yapısalcılık aslen bütüncül bir toplum teorisi olarak ortaya çıkmıştır. Saussure, dilin kolektif bir fenomen olduğunu öne sürerek, dille neyin ifade edilmiş olduğunun anlaşılabilmesinin onun toplum içindeki anlamla açığa çıkacağını söylemiştir. Böylece toplumsal ilişkilerin sistemi ile dille ifade edilen şeyin sınırları birbirleriyle örtüşmüş olarak kabul ediliyordu. Geçtiğimiz elli yıl b